1 2 3 4 5 6 7 8

30 Nisan 2014 Çarşamba

PTT 1. Lig Panorama | 37. Hafta

       Ligin bitimine 2 hafta kala oynanan maçlarda, heyecanın yüksek olduğu müsabakalar yaşandı. Süper Lig'e yükselecek ikinci takım için kıyasıya mücadele eden Orduspor, yakın rakibi Ankaraspor'u mağlup edip bu yarışta play-off'a itti. Balıkesirspor ise bir alt lige düşmeyi haftalar önce garantileyen Kahramanmaraşspor karşısında ecel terleri döktü fakat son anda da olsa kazanıp Süper Lig'e yükselecek ikinci takım olmak için yolunu kendi çizecek pozisyona geldi. Ligin alt tarafında heyecan en az üst tarafı kadardı. 1461 Trabzon takımı İstanbul BBSK'ne mağlup olup alt lige düşen bir diğer takım oldu. TKİ Tavşanlı Linyitspor birkaç yıl üst üste düşme tehlikesi yaşadıktan sonra bu hafta G.Antep BŞB.Spor'a mağlup olup ligden düşen diğer takım oldu. Heyecanın en yüksek olduğu maçlardan biri Fethiyespor-Boluspor müsabakasıydı. Fethiyespor aldığı galibiyet ligi şansını son haftaya taşımayı başardı. Boluspor son hafta sahasından Tekden Denizlispor ile, Fethiyespor ise G.Antep BŞB.Spor ile deplasmanda karşılaşacak. Ligden düşecek son takımın belirleneceği maçlar aynı saatte oynanacağı için maçların bitiş düdüğünde lige veda edecek son takım belirlenmiş olacak. 

Haftanın Takımı: Orduspor
Haftanın Teknik Direktörü: Engin İpekoğlu (Fethiyespor)
Haftanın Futbolcusu: Anıl Taşdemir (Orduspor)
Haftanın Formsuzu: Ramazan Sal (Ankaraspor)
Haftanın Gölü: Ali Tandoğan (Mersin İ.Y.) Tayfun (İstanbul BBSK)

Karşıyaka 2-3 Bucaspor
       Ligde hedefi kalmayan iki İzmir takımının mücadelesinde her iki takımda tüm gücünü ortaya koydu ve kazanmak için yüksek tempo bir oyun ortaya koydu. Bucaspor Emre Şahin ile öne geçecek golü buldu, fakat savunma arkasına atılan topta Bucaspor kalecisi Çağlar hamle hatası yapınca penaltı ve kırmızı karta sebebiyet verdi. Karşıyaka takımı penaltıdan yararlanamayınca kalesinde ikinci golü gördü. İlk yarının bitimine yakın Hüseyin ile bulduğu gol ikinci yarı için umudunu artırdı. İkinci yarı hakemin kontrolü kaybetmesi ve olaylara çok hakim olamaması birçok tartışmaya neden oldu. Maçın bitimine yakın Zafer'in golü ve Karşıyaka'lı oyuncular Burak ve Ali'nin atılması Yusuf hocanın müsabakayı terk etmesine neden oldu. Burak'ın her pozisyonda hakemin yanında olması ve itirazlarda bulunması kartın çıkmasını kaçınılmaz kıldı.

Tekden Denizlispor 3-1 Adana Demirspor
       Ekonomik sorunlar, teknik direktör değişiklikleri ve en son oyuncuların antrenman boykotu görüldüğü iki takımda sezon tam bir hayal kırıklığı ile geçti. Tekden Denizlispor'un ligde kalması bu sezon için bir başarı fakat Adana Demirspor'un içinde bulunduğu durumdan çıkıp yeniden hedefe bir takım kurması zor görünüyor. Tekden Denizlispor'da devre arası alıp çok fazla forma şansı bulamayan Ümit Tütünci'nin de gol bulduğu haftada diğer goller Barış ve Yordanov'dan geldi. Adana Demirspor'un ise tek golünü Mehmet Eren Boyraz buldu. Mehmet Eren'in yeni sezon için birçok takımın transfer listesinde olduğunu belirtmekte yarar var. Sezon boyuncu gösterdiği performans bunu sağladı.

Fethiyespor 2-0 Boluspor
       Haftanın en önemli müsabakalarından biriydi ve Boluspor buradan alacağı sonuç ile ligin düşme hattını belirleyebilirdi. Fakat Boluspor'un temel problemlerinden biri de takım halinde katı savunma yapmayı başaramamaları, bununla beraber savunmada bireysel hataları fazla yapmaları. Fethiyespor son iki hafta yaşadığı kaleci probleminden sonra bu hafta kaleyi Fırat'a teslim etti ve kalede bir problem yaşamadılar. Fethiyespor maç boyuncu kanatlardan dip çizgiye kolay indi ve attıkları gollerde de bunu iyi yaptıklarını gösterdiler. Onur'un attığı golde dip çizgiye inen oyuncu için Boluspor oyuncuları kale içine koşu yapınca dışarıda Onur çok boş kaldı ve tek vuruşla gol yapmayı başardı. İkinci yarı Boluspor gol yollarında başarılı olamayınca kalesinde ikinci golü gördü ve kalan dakikalarda Fethiyespor skoru korumak için gerekli mücadeleyi gösterdi. Ligin son haftası iki takım içinde müthiş bir heyecan ve mücadeleye sahne olacak, bu ligde görmek istediğimiz iki takımdan birinin lige veda edecek olması bizleri şimdiden üzmüş durumda.

Kahramanmaraşspor 1-2 Balıkesirspor
       Kahramanmaraşspor neredeyse ligin kaderine etki edecek bir sonuca imza atıyordu. Ligden düşmeyi haftalar önce garantilemiş ve geçen hafta onan maçtan sonra birçok oyuncusu ile yollarını ayırmış bir takımın ortaya koyduğu mücadele ve sergilediği futbol haftaya damgasını vurdu. Maçın henüz başında Razack ile bulduğu gol, Balıkesirspor takımın planlarını değiştirdi. Maça damga vuruna olumsuzluklardan biri öne geçen ev sahibi takımın ortaya koyduğu olumlu futbola rağmen taraftarı tarafından ağır hakaret ve küfürlere maruz kalması, taraftarın tepkisi bu futbolun neden daha önceki haftalarda ortaya koyulmadığına yönelikti. Bu aslında bize ve taraftara ders çıkaracak bir olay aynı zamanda, yeni transfer sezonu lig bitince başlayacaktır yine ve taraftar yönetimden yine isimi oyuncu transferi isteyecektir, bu gerçekleşmeyince tepki koyacaktır, oysa bu gösterdi ki isimli hoca veya oyuncudan çok yapıya uygun transferlerin yapılması başarıyı getiriyor. Balıkesirspor'un son beş dakikada bulduğu goller, Süper Lig'e avantajı hale getirdi. Kahramanmaraşspor için bu hafta detaylı bir yazı sitemizde yayınlanacak.

Manisaspor 3-4 Samsunspor
       Play-off için mücadele eden takımlar son haftalarda çok puan kaybetmelerine rağmen play-offa en yakın olan takım Manisaspor da maç kazanamayınca bir türlü kendisini o mücadelenin içinde bulamadı. Maçın ilk golü Fuchs'un sağdan fevkalade şık ortasına dokunan Manisaspor golcüsü Perovic'ten geldin. Samsunspor ofansif gücü daha yüksek oyuncuları tercih etmenin faydasını kısa sürede gördü ve Taha ile bu gole karşılık verdi. Yağmur suyunun toplandığı sahada top sürmenin zorluğunu her iki takımda yaşadı, bunun için kenardan ortalar ve uzaktan şutlar maça etki etti. Kenardan gelen ortaya iyi vurun bu defa Musa Aydın oldu ve takımını deplasmanda öne geçirdi. Maçın ikici yarısında Musa Sinan'dan görmek istediğimiz bir performans ile topu çizgiye taşıdı ve içeri çıkardığı topa Adilovic çok düzgün bir vuruş ile farkı ikiye çıkardı. Bu asiste attığı golü de ilave ederek haftayı iyi bir performans ile bitirmiş oldu. Kalan dakikalarda Abdülkadir damgasını vurdu. Abdülkadir bu sezon aynı güzellikte attığı üçüncü kafa golü oldu, ardından ceza sahası üzerinde düzgün vuruşu ile farkı bire indirdi. Samsunspor play-off önce moral bulmuş oldu.

Mersin İdmanyurdu 1-1 Şanlıurfaspor
       Sonuçtan çok ortaya konulacak futbola yoğunlaştığımız maçlardan biriydi. İlk yarıda çok fazla pozisyonun görülmediği maçta Ali Tandoğan serbest atıştan haftanın en güzel golünü buldu. İkinci yarıda her iki takımda birçok pozisyon buldu. Şanlıurfaspor Volkan ve Zenke ile pozisyonlar bulurken, ev sahibi takım uzaktan şutlar ile gol bulmaya çalıştı. Zenke'nin soldan taşıyıp ortaya çıkardığı top haftanın güzel hareketlerinden biriydi. Sezer'e sadece dokunmak kaldı ve sahadan her iki takım birer puan ile ayrılmış oldu.

TKİ Tavşanlı Linyitspor 1-2 Gaziantep BŞB.Spor
       Ligde kalma mücadelesi veren diğer iki takımın müsabakasında kazanan deplasman takım Gaziantep BŞB.Spor oldu ve aldığı bu galibiyet TKİ Tavşanlı Linyitspor'u bir alt lige düşürdü. Azuka'nın soldan taşıdığı topla yaptığı etkili orta Serdar'a golü getirdi. Maç boyuncu çok gergin ve yakın mücadele ile geçen maçta her iki takımdan birçok oyuncuya kart çıktı. İkinci yarıda Vedat hamle hatası yapınca rakibine sert girdi ve direkt kırmızı kart ile takımını 10 kişi bıraktı. Buna rağmen, Azu etkili oyununu gol ile süsledi ve takımını iki farklı skor ile öne geçirdi. Bu gole Özgür Can karşılık verdi ancak maçta başka gol gelmeyince bu mağlubiyet ev sahibi takımı bir alt lige düşürdü.

Orduspor 3-1 Ankaraspor
       İkinci takım olarak Süper Lig’e doğrudan yükselmek için mücadele eden iki takımın mücadelesinde kazanan en sahibi takım Orduspor oldu. Hüsnü Özkara ilk maçına galibiyet ile başlamış oldu. Orduspor kalecisi Aliaşan'ın yaptığı uzun degajda Abdullah ve Ramazan'ın yaptığı büyük hatalar Anıl'ı kaleci ile baş başa  bıraktı ve Anıl düzgün bir vuruş ile takımın öne geçirdi. İkinci yarıda Subasic farkı ikiye çıkardığında aşırı sevinç ve üzüntü aynı anda sahayı kapladı. Ankaraspor tartışmalı bir pozisyonda bulduğu penaltı ile farkı bire indirdi. Gol yollarında problem yaşamaya devam edenci. Maçın bitimine yakın Anıl kaleci ile baş başa kaldı ve Ankaraspor kalecisi Ercüment ancak penaltı ile Anıl'ı durdurabildi. Abdullah'ın kaleye geçtiği penaltıda Anıl gol yapmakta zorlanmadı ve Ankaraspor'un ikincilik şansını yok etti.

İstanbul BBSK 2-1 1461 Trabzon
       Şampiyon Karadeniz takımına acımadı ve 1461 Trabzon aldığı bu mağlubiyet ile bir alt lige düşmüş oldu. İstanbul BBSK, Sedat hariç tüm oyuncularında rotasyona gitti buna rağmen sahada çok iyi bir takım ve oyuncu grubu vardı. İlk yarıda goller gelmeyince 1461 Trabzon umutlarını ikinci yarıya taşıdı. Tayfun uzaktan etkili ve şık vuruşu ile takımını öne geçiren gollü buldu. 1461 Trabzon gol yollarında etkili olamayınca ikinci gol geldi ve umutlar tükendi. Skoru belirleyen gol maç biterken Mustafa'dan geldi. 1461 Trabzon takımı için detaylı yazıyı bu hafta sitede okuyabileceksiniz.

Hazırlayan: Namet ATEŞ
UEFA A Lisanslı Teknik Direktör

2013-14 Sezonunda En Çok Forma Satan Kulüpler

       Liglerde 2013-14 sezonunun sonuna gelinirken, en çok forma satış rakamına ulaşan ilk 10 kulübü yazarımız Kaşif Yavaş ele aldı. Listede 1 Alman, 2 İspanyol, 3 İtalyan ve 4 İngiliz ekibi yer alıyor.

10. AC Milan
       İtalya'nın köklü kulüplerinden Milan, bu sezon 350.000 forma sattı. Milan'ın bu rakamlara ulaşmasında, formaları en çok rağbet gören efsane isim Kaka ve son haftalarda tribünler tarafından yuhalanan Balotelli etkili oldu.  

9. Inter
       Milan ile aynı sahayı paylaşan İnter, ezeli rakibini geride bıraktı. Zanetti ve Palacio gibi yıldız isimlere sahip olan Mavi-siyahlılar, forma satışında 450.000 rakamını aştı.

8. Juventus
       2013-14 sezonu formasını İngiliz ekip Notts County'nin formasından esinlenerek tasarlayan Juventus, 480.000 rakamını gördü. İtalya'da rekoru elinde bulunduran Torino ekibi, dünyada ise sekizinci sırada bulunuyor.

7. Arsenal
       İngiltere'nin en büyük takımlarından biri olan Arsenal, bu sezon 800.000 adet forma satışı yaptı. Mesut Özil'li, Walcott'lı Topçular, bu rakamla Premier Lig'de forma satışından en çok kazanan 4. kulüp oldu.

6. Liverpool
       Listede 6. sırada yer alan Liverpool ise 810.000 adet forma satışı gerçekleştirdi. Luis Suarez ve Gerrard gibi isimlere sahip olan Kırmızılar'ın, marka bilinirliği fazla olmasına karşılık satışları otoritelerce az bulundu.

5. Bayern Münih
       Kadrosunda Ribery, Robben ve Lahm gibi yıldız isimler olan Alman devi, 880.000 adet forma sattı. Bavyera ekibi, ayrıca sıralamadaki tek Alman ekip olarak dikkat çekti.

4. Chelsea
       Roman Abramovich ile birlikte son 10 senede adını sağır sultana bile duyurmayı başaran Chelsea, bu sezon 910.000 adet forma sattı. Londra ekibi, bu rakamla dünyada 4. sırada yer sahibi olurken, Premier Lig'de de zirvenin ortağı oldu.

3. Barcelona
       2013-14 sezonunda düşüş yaşadığı konuşulan İspanyol devi, 1 Milyon 150 bin forma satarak dünya 3.'sü oldu. Bu rakam Messi ve Iniesta gibi yıldızlarına sezon başında Neymar'ı da ekleyen Barca için şaşırılacak bir rakam değil.

2. Manchester United
       Sezon içinde yaşananlar itibariyle istenileni veremeyen Manchester United, listenin 2. sırasında bulunuyor. Bu sezon 1 Milyon 400 bin forma satışı yapan Kırmızı Şeytanlar, bunu Robin Van Persie ve Rooney'e borçlu...

1. Real Madrid
       Kuşkusuz dünyada bilinirliği en yüksek kulüp olan Real Madrid, forma satışında zirvenin sahibi oldu. Ronaldo, Bale, Alonso gibi muazzam ayaklara sahip olan Los Galacticos, bu sezon 1 Milyon 410 binden fazla forma sattı.

Hazırlayan: Kaşif YAVAŞ

İnceleme: 1.Lig'in Yeni Takımı Altınordu

       Altınordu, bu sezon şampiyon olarak yükseldiği 2.Lig'de yine şampiyon olarak 1.Lig'e yükseldi. Başkanı Seyit Mehmet Özkan bir altyapı profesörü. Daha önce Bucaspor'da kurduğu başarılı altyapı sistemiyle kulübü Süper Lig'e kadar çıkardı. Ancak bazı anlaşmazlıklardan dolayı Bucaspor ile yolları ayrıldı. Tüm ekibi ve teknik kadrosu ile birlikte bu kez Altınordu için görev başına geçti. 2 sezonda 2 lig atlayan takım önümüzdeki sezonda lig atlayarak Süper Lige yükselmek ve bir ilki başarmak (3 sezonda 3 lig atlamak) yolunda ilerliyor.

       Muhteşem altyapı sistemi ve scout ekibi sayesinde yakın gelecekte Türk futboluna damga vuracak gibi görünüyorlar. Başkan Türk gencine olan güvenini kulüpte olduğu süre içerisinde yabancı oyuncu oynatmayacağını söyleyerek gösteriyor. En büyük hedeflerinden biri de tamamı AFA (Altınordu Futbol Akademi), AFO (Altınordu Futbol Okulları) ve AFEK'ten (Altınordu Futbol Eğitim Kurumları) yetişmiş oyunculardan kurulu kadrosuyla Süper Lig'de mücadele etmek ve başarılı olmak. Kulübün vizyon ve hedeflerine uygun yaşları birbirine yakın oyuncuları tercih ederek ahenk ve kaynaşmayı sağlamış bir yapıları var. Altınordu, Türkiye'deki her takımın örnek alması gereken altyapı sistemiyle futbolseverlerin yakından takip etmesi gereken bir kulüp. İzlemede olmanızı tavsiye ederim.

       PTT 1.Lig'de yabancı oyuncu oynatmayacaklarını açıklayan Altınordu'nun önümüzdeki sezon için yapacağı transferleri, altyapıdan ve pilot takımı Gümüşordu'dan A takıma çıkaracağı gençleri merakla bekliyorum.

       Geçtiğimiz sezonun dikkat çeken oyuncuları ve performanslarını da kısa kısa inceleyelim.

Ramazan Evren Üstündağ: 24 yaşındaki kaleci Galatasaray altyapısında yetişmiş, daha sonra Kastamonuspor, Tepecikspor ve Tarsus İdman Yurdu'nda oynandıktan sonra Altınordu'ya gelmişti. Geçen sezon ki 3.Lig şampiyonluğunda da kaleyi koruyan Evren, bu sezon forma giydiği 30 lig maçının 16'sında gol yemezken kalesinde sadece 21 gol gördü. 1.Lig'de de kalede olacağını düşünüyorum.

Sinan Osmanoğlu: 24 yaşındaki stoper tıpkı Evren gibi Galatasaray altyapısında yetişti ve geçen sezonki 3.Lig şampiyonluğunda kadronun değişmeziydi. 1,95'lik boyu ile hem savunmada hem hücumda hava toplarında oldukça etkili olan stoper, bu sezon 5 gole imza attı. Biraz yavaş olan oyuncu hızlı bir partnerle savunmada güven veriyor. 1.Lig'de de formayı kolay kolay bırakmaz.

Kemal Cingirt: 25 yaşındaki sağ bek Fenerbahçe altyapısından yetişti. Takıma bu sezon katılan Kemal, geçen sezon Balıkesirspor forması ile yükselme başarısı gösterdiği 1.Lig'e bu sezon da Altınordu forması ile yükselmeyi başardı. Bu sezon sakatlığı sebebiyle oynayamadığı 3 maç dışında kalan 29 maçta ilk 11'de sahaya çıktı, 1.Lig'de de kadroda yer alacaktır.

Gökhan Yılmaz: 23 yaşındaki sol bek takımın 3.Lig şampiyonluğunda kadroda yer alan oyunculardan biriydi. Bu sezonda formayı bırakmayan Gökhan ligde 30 maçta forma giydi. Hücumu seven bir sol bek olan oyuncu, sık sık ataklara katılıp yaptığı isabetli ortalarla dikkat çekiyor. Savunmada da en az hücum kadar başarılı. Eğer Süper Lig'e transfer olmazsa kadroda kesinlikle kendine yer bulur ve formayı bırakmaz.

Timur Temeltaş: 22 yaşındaki gurbetçi ön libero bana göre Altınordu scout ekibinin büyük başarısı. Çok fazla hücumcuyla oynayan Altınordu'da arkayı toparlayan tam bir dinamo. Bu sezon ligde 30 maçta oynadı ve 3 tane de gol attı. 1.Lig'de de formasını bırakmaz.

Gökhan Karadeniz: 24 yaşındaki hücum oyuncusu geçen sezon kiralık olarak oynadığı Aydınspor'da 3.Lig şampiyonluğu yaşadıktan sonra sezon başında Bursa Nilüferspor'dan Altınordu'ya transfer oldu. Hücumun her hattında başarıyla forma giyebilen oyuncu bu sezon çoğunlukla forvet arkasında oynadı ve performansının zirvesine çıktı. Ligde attığı 25 golün yanında arkadaşlarına yaptığı çok sayıda asist ve duran toplardaki etkisiyle birçok Süper Lig kulübünün radarına çoktan girdi bile. Bence Altınordu'da 1 sezon daha kalması, düzenli oynaması ve gelişimini sürdürmesi için önemli. Fakat kalma ihtimalini düşük görüyorum. Oyuncunun 2.Lig'den A2 Milli takımımıza çağırıldığını da unutmamak gerek. Eğer takımda kalırsa 2.Lig'de sergilediği performansa 1.Lig'de de devam edecektir.

Halil İbrahim Tuna: 21 yaşındaki sağ kanat Altınordu'ya geçen sezonun devre arasında pilot takım Gümüşordu'dan katıldı. Gelir gelmez sergilediği performansla 3.Lig şampiyonluğuna katkıda bulundu. Bu sezon performansını daha da geliştiren H.İbo ligde 30 maçta 8 gole imza attı. Süratli ve teknik olan futbolcu Ümit Milli takımımıza kadar yükseldi. Teklifler gelecektir ama kadroda kalacağını düşünüyorum ve 1.Lig'de de iyi performansı sürdürüp daha iyi yerlere gelecektir.

Ozan Sol: 21 yaşındaki futbolcu hem sol kanatta hem de forvette görev yapabiliyor. Hızıyla dikkat çekiyor. Geçen sezonki 3.Lig şampiyonluğuna 19 golle katkı veren Ozan, bu sezon gerek sakatlıklar gerekse formsuzluk sebebiyle 25 maçta forma giymesine rağmen 10'nunda oyuna sonradan dahil olurken 8 maçta da oyundan alındı. 2.Lig şampiyonluğunda 3.Lig şampiyonluğu kadar efektif olmasa da 6 golle katkı veren Ozan kesinlikle takımda kalacaktır. Kumaşı iyi ve 1.Lig'de gerçek kimliğini gösterebilir.

Doğan Karakuş: 21 yaşındaki forvet, 2011-12 sezonunda Kocaelispor ile 2.Lig'de 16 gol atarken takım küme düşmesine rağmen ayrılmayan ve 3.Lig'de de Kocaelispor ile devam edip 22 golle gol kralı olarak sezon başında Altınordu'ya transfer oldu. Bu sezon yeterli performansı gösteremeyen Doğan, gelecek sezon kiralık verilebilir.

Mert Hakan Yandaş: 20 yaşındaki orta saha oyuncusunun teknik kapasitesi yüksek ve ayaklarına hakim. Onun için defansif oyun kurucu tanımlaması rahatlıkla yapılabilir. Geçen sezon o zamanki ismiyli Oyak Renault'da profesyonel olan futbolcu 17 maça çıkmasına rağmen dikkatleri çekti ve sezon başında Altınordu'ya transfer oldu. Geçirdiği ağır sakatlık sebebiyle sezonun ilk yarısında hiç oynayamazken ikinci yarıda 18'e girmeye başladı. 2 kez oyuna sonradan dahil olabilen Mert önümüzdeki sezon kadroda kendine yer bulacaktır. Bulamasa bile satılması söz konusu değil kiralık olarak ayrılabilir.

Mertan Caner Öztürk: 22 yaşındaki futbolcu Galatasaray altyapısında yetişti ve 104 A2 ligi maçına çıktı. Sağ kanat ve forvette görev yapabilen Mertan sezon başında Altınordu'ya katıldı. Sezon boyunca vasat bir performans sergileyen fakat potansiyeli yüksek olan Mertan 1.Lig'de de kadroda olacaktır.

Murat Cömert: 27 yaşındaki stoper takımın tecrübeli isimlerinden ve aynı zamanda kaptanı. 4 sezondur Altınordu'da forma giyiyor ve savunmada güven veriyor. Kaptan 1.Lig kadrosunda yine olacaktır.

Taha Balcı: 26 yaşındaki forvet Altınordu'ya bu sezonun devre arasında katıldı. Sezonun ilk yarısında forvetlerinden istikrarlı bir performans alamayan Altınordu aradığını Taha'da buldu. Çıktığı 13 maçta attığı 6 golle katkı veren Taha oynadığı oyun ve yaptığı koşularla diğer hücumcuları da oldukça rahatlattı. 1.Lig kadrosunda olması beklenen isimlerden biri.

Olgay Coşkun: 30 yaşındaki Olgay, takımın en yaşlı futbolcusu ve defansif orta saha olarak görev yapıyor. Takıma bu sezon katıldı fakat sadece 13 maçta görev aldı. Geçmişte Süper Lig tecrübesi de bulunuyor. 1.Lig kadrosundaki yeri garanti değil. Ayrılabilir.

Hazırlayan: Utku YASTIKCI

28 Nisan 2014 Pazartesi

29.04.2014 İddaa Tahminleri

Köşe Yazısı: Bağdat Caddesi'nden kim sorumlu?

       Ligin bitimine 1 (bir) ay kala, Fenerbahçe matematiksel olarak şampiyonluğunu ilan etti. Her Şampiyon kulüp taraftarı gibi Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarı da şampiyonluğu “Fenerbahçe Cumhuriyeti'nde” fakat biraz dozunu kaçırarak kutladı!

       Fenerbahçe Spor Kulübü, 2011'den bu yana zorlu bir süreç geçirdi, uzun süre TFF PFDK, TFF Tahkim, UEFA ve en son CAS da kulüp bazında; 2 (iki) yıl, aynı fiili tekrarlaması halinde artı 1 (bir) yıl daha, Avrupa Kupaları'ndan Men cezası aldı. Bir spor kulübü açısından büyük gelir kaybı olması bir yana, manevi olarak da yorucu bir süreç. Sıkıntılı dönem sonunda gelen şampiyonluğu kutlamak da Fenerbahçe taraftarının en doğal hakkı.

       Fakat; bu kutlamanın bir de gündüz gözü ile gözüken ağır faturası var. Sevincin dozunu kaçıran taraftarların meydana getirdiği bir sonuç var. Peki bu olaylarda kulüplerin sorumluluğu hiç mi yok?  Semt takımları adını aldıkları semt ile anılır. Beşiktaş için Çarşı, İzmir için Göztepe, Karşıyaka neyse, Fenerbahçe için Bağdat Caddesi de öyle sembol bir yer. Sembol ancak bir o kadar kamuya açık yerler. Bu nedenle başka bir kulübün gelir elde etmek amacı ile kendi dükkânını açması da en doğal hakkı, fakat bu mağazayı tahrip etmek kimsenin hakkı değil.

       Ceza Kanunu açısından, tahribatı meydana getiren şahısların tespit edilmesi halinde alacakları cezalar bir yana, kulüplerin de bu çıkan olaylardan dolayı sorumlu tutulması gerekir. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde düzenleme bu yönde iken bizdeki uygulama bu yönde değildir. Örneğin; İspanya, İtalya ve İngiltere de saha dışında çıkan olaylar nedeniyle kulüplere ağır cezalar çıkarılmaktadır.

       UEFA ve FIFA, genellikle saha dışında çıkan olaylardan dolayı da spor kulüplerinin sorumlu tutulması gerektiği ilkesini benimsiyor. Bundan dolayı da ciddi cezalar verilmesi gerektiğini söylüyor. Bunun en büyük ve en güzel örneği İngiltere'dir. Holiganlığın tırmandığı ve önüne geçilemediği dönemde, İngiliz Kulüpleri Avrupa Kupalarından 5 (beş) sene men edilmiştir. Yanlış anlaşılmasın; UEFA, FIFA ya da CAS kararı ile değil, İngiltere Parlamentosu kararı ile.

       Peki bizde durum nasıl? Meşhur "Sporda Şiddetin ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun"a bakalım. Kanunun amacı, adından da anlaşılacağı gibi, sporda şiddetin ve düzensizliğin önlenmesi. Peki kim hangi şiddetten, hangi fiilden sorumlu, sorumluluk alanı ne kadar? Kanunumuz "spor alanlarında ve çevresinde" ibaresini sık sık kullanmış, ancak ne kanunun 3’üncü maddesinde, ne de diğer maddelerinde spor alanının çevresinin neresi olduğu yazılmamıştır. “Bağdat Caddesi” spor alanı çevresi midir? Çevresi ile spor kulübü nereye kadar, il ve ilçe emniyetin ne kadar? İstanbul Emniyet Müdürlüğü Spor Bürosu nereye kadar sorumlu? Tabi biz bunların cevabını ilgili kanundan alamıyoruz.

       6222 sayılı Kanunun 10’uncu maddesinde şöyle bir ibare var; “Spor müsabakalarında, müsabaka alanının çevresinde bulunan ve insan hayatı açısından tehlike oluşturabilecek yerlerde müsabakaların seyredilmemesi için il veya ilçe spor güvenlik kurulları gerekli önlemlerin alınmasını sağlar" Peki, alınmasını nasıl sağlar? Saha içinde olduğu gibi özel güvenlik yoluyla sağlatılmasını mı sağlar, yoksa kendi bizzat mı sağlar? Gördüğünüz gibi sorguladıkça bir yere varamıyoruz. Sorunlar büyüyor.

       Bir kanunun hazırlanmasında asıl amaç sorun çözmektir, gel gör ki mevcut kanunlarımızla sorun çözmek bir yana bizler sorun arttırıyoruz. Getirilecek bir düzenleme ile spor müsabakaları sonrasında meydana gelen olaylardan dolayı kulüplerin de sorumlu tutulması şarttır.

Futbolun Altıncı Hissi

       İki takım yeşil sahada karşılaştığında; sadece üç ihtimalli bir maç için mücadele edeceklerini bilirler. Sadece üç farklı sonuçla sahadan ayrılacaklardır: Ya galip gelecekler rakip takıma karşı, ya üstünlük kuramayacaklar, ya da boyun eğerek puanları rakipte bırakacaklar…

       Peki cidden sadece üç boyutlu bir kavram mıdır futbol; yoksa altıncı his gibi, görünmeyen bir boyut da içerir mi? Biraz romantik bir boyut hatta…

       Bu hafta 1. Lig’de oynanan Orduspor-Ankaraspor maçından bahsedeceğim. Hani, Orduspor’un 3-1 kazanarak mavi beyazlı başkent temsilcisinin Süper Lig’e doğrudan çıkma hayallerine ambargo koyduğu maçtan…

       Teknik patronlara bir bakalım evvela! Bir tarafta, Elazığspor’un şampiyon olduğu 2010-2011’de teknik direktörü olan Osman Özköylü, diğer yanda gene aynı takımın 2011-2012’deki şampiyonluğunda yarım devre görev alan Hüsnü Özkara!

Golcülerden devam edelim…
       Branimir Subasic, kritik bir anda sahneye çıkıp farkı ikiye çıkartan golü atan Yugoslav golcü. Bu sezon 8. golünü attığını kaydedelim, dahası onun gol attığı maçlarda sadece bir kez mor menekşelerin kaybettiğini de iletelim. (Bucaspor 2-1 Orduspor)

       Ankaraspor’un tek golünü kaydeden Bilal Aziz Özer’i tanımayan yoktur diye düşünüyorum; Schalke 04 altyapısı çıkışlı Lübnan asıllı futbolcu bundan birkaç yıl önce şike soruşturması kapsamında 1.5 yıllık cezaya çarptırılmıştı. Bu çarpıcı cezadan sonra futbola ilginç bir şekilde daha sıkı dönen Bilal’in attığı gol, bu sezon başkent ekibinde kaydettiği penaltılarla dördüncü, toplamda altıncı golü oldu. Bilal’in maç kazandıramadığı ikinci golü de bu maçta oldu böylece. (Diğeri Ankaraspor 1-3 Boluspor)

Ve gelelim maçın yıldızına!
       Anıl Taşdemir, attığı iki golle galibiyete doğrudan etki ederken perdeyi hem açan hem de kapatan isim oldu. Toplamda 14 gole ulaşan genç isim, bu sezon üçüncü kez iki gol kaydetme başarısı gösterirken şüphesiz bu maçın onun için yeri çok farklıydı. Zira Ankaraspor, Anıl’ın kariyerindeki ikinci profesyonel takımıydı ve dört sezon boyunca Ankaraspor futbolcusu olmuştu. Ancak şanssız bir şekilde, kulüpteki ilk yılında Ankaragücü-Ankaraspor hadisesinden ötürü kulübün Süper Lig’den düşürülmesine, üçüncü yılında ise kulübün kapatılmasına şahit olmuştu. Bu sezonlarda kiralık olarak Diyarbakırspor ve Bugsaş formaları giyen Anıl, sonrasında Samsunspor’a transfer olacaktı.

       Tabii, bu isimlerin haricinde, Süper Lig’de uzun süreler adlarını duyduğumuz nice isim de esame listesinde yer aldı. Hepsinin umudu Süper Lig’e geri dönüş yapıp kariyerlerini toparlayabildiklerini göstermekti.

       Gökhan Ünal, Ragıp Başdağ, Serkan Atak, Hasan Üçüncü, Erkan Sekman ve Ferhat Öztorun; daha bundan en fazla bir buçuk sene öncesine değin Süper Lig’de oynayan oyuncular olarak tekrar profesyonel liglerin en üstüne çıkış yapabilmek için mücadele verdiler.

       Futbol böyledir işte. Üç ihtimali vardır ama, nice mücadeleleri ve nice anekdotları içinde barındırır. Nice umutları, nice hayal kırıklıklarını, nice tesadüfleri… “Birinciyi herkes hatırlar, ikinci unutulur” denir ya; yok öyle bir şey. Mücadeleler hep bakidir, asılı kalır izleyicisinin aklına…

Menekşe 42 yıl sonra açtı!

       Yavru Vatan'da normal sezon geçtiğimiz hafta sona ermiş ve Yenicami Ağdelen, tam 30 yıl sonra Kıbrıs'ın en büyüğü olanın şerefine nail olmuştu. Artık gözler, Pepsi Kupası'na çevrilmişti.

       Hatırlayacağınız gibi Kıbırs futboluyla ilgili en son yazımda, ligin ikinci yarısının ilk haftasında oynanan ve çorapların (!) damga vurduğu Yenicami Ağdelen-Lefke Türk Spor müsabakasına değinmiştim. Ne ilginç tesadüftür ki, bu iki takım cuma günkü kupa finalinde karşı karşıya geldi. Geçen sene finalde Mağusa Türk Gücü'nü 2-0 yenerek tarihinde 6.kez bu kupayı müzesinin ışıklı ve camlı raflarına koyma payesine erişen Karakartallar "duble", ligde ilk yarının sonlarına doğru toparlanmasına karşın ikinci yarının ortalarında aldığı beraberliklerle şampiyonluk yarışından uzaklaşan Lefke de tarihindeki 3.finalinden zaferle ayrılma peşindeydi.

       Güzelyurt ekibi en son 2011'de, bu kupayı en çok kazanan (17 kez) Çetinkaya finalde karşı karşıya gelmiş, mücadele 1-0 onların üstünlüğüyle devam ederken karşılaşmanın hakemi 90+2'de Çetinkaya lehine penaltı verince Lefkeli futbolcular bu karara celallenip hakemin üstüne yürümüşlerdi. Buna mukabil Menekşe'ye gönül verenler sahaya girince olaylar daha da büyümüştü. 20 Nisan 2011 tarihinde toplanan KTFF yönetim kurulu, Çetinkaya'yı hükmen galip sayıp Lefke'ye de tam 10 maç saha kapatma ve 13.000 TL para cezası vermişti. Bu karara itiraz eden mor-beyazlı cephenin "red" yanıtı alması yetmiyormuş gibi cezası daha da katmerlendi: 13 maç saha kapama ve 26.000 TL para cezası. Daha sonra bu akıl almaz kararlara kızıp Rum Federasyonu'na katılma girişiminde bulunmuşlardı; fakat bu girişim gerçekleşmemişti.

       Menekşeler; Dumlupınar (5-2), Doğan Türk Birliği'nin (4-2), Bostancı Bağcıl (3-0) ve Serdarlı Gençlerbirliği'ni (normal süre 2-2, penaltılarla 4-3) yenerek finale uzanmıştı. Karakartallar ise Görneç'i (4-0), Yeni Boğaziçi'ni (8-2), Küçük Kaymaklı'yı (7-0) ve Gençlik Gücü'nü (normal süre 1-1, uzatmalar 3-3; penaltılarla 4-3) eleyerek kupanın bir ucundan tutan diğer takım olmuştu.

       Lefkoşe Atatürk Stadı'nda oynanan finalde Lefke Türk Gücü, Kasım Tağman (1'i penaltıdan 2 tane) ve Kpah Sherman'ın ayağından bulduğu gollerle sonuca giderken; Cedric Fein'ın 83.dakikada golü karşılaşmanın skorunu belirlemekten öteye geçmiyordu: 3-1.

       Karakartal'ı avlayan Menekşe'de yıllar sonra gelen kupanın coşkusu yaşanıyordu elbette. Şampiyon takım, kupa ve madalyalarını KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ve KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu'nun elinden aldı. En son 28 Mayıs 1972'de Baf Ülkü Yurdu'nu 4-0 yenerek bu kupayı havaya kaldıran Menekşeler, 45.000 TL'lik ödülün de sahibi oldu.

Hazırlayan: Erkan ADAY

Anket: PTT 1.Lig'den düşen son takım kim olacak?

Anket Kapanış Tarihi: 2 Mayıs 2014 / Saat: 11:00

Adana Demirspor'da Futbolcu Performansları

       Son haftada bay geçecek Adana Demirspor'da 2013-14 sezonu geçen hafta oynanan Tekden Denizlispor maçıyla birlikte sona erdi. Sezona önemli transferler ve büyük hedeflerle başlayan Demirspor'da sezon içinde işler pek de iyi gitmedi, hoca ve yönetim değişiklikleri yaşandı. Biz de Adana Demirspor futbolcularının bu sezonki performans istatistiklerini sizler için derledik.

       Recep Öztürk: Sezon başında kaleci mevkisinde sıkıntı çekmemek için alternatif olarak Giresunspor'dan alınan 36 yaşındaki tecrübeli file bekçisi bu sezon 10 maçta forma giydi ve bu maçlarda kalesinde 16 gol gördü.

       Şener Özcan: Adana Demirsporlu taraftarların sevgilisi olan ve Ocak 2011 yılından belli Adana Demirspor formasını terleten, 2012'deki şampiyonlukta play-off'lardaki kurtarışları ile ''Denizli Panteri'' lakabını alan 29 yaşındaki Şener ise bu sezon 16 maçta kalede yer aldı ve bu maçlarda kalesinde 24 gol gördü.

       Emre Selen: Adana Demirspor'un alt yapısından yetişen ve A takıma kadar yükselen genç file bekçisi Emre Selen'in bu sezon çok sayıda maçta görev alması bekleniyordu fakat Emre sadece 2 kez forma şansı buldu. Ligin 7. haftasındaki Şanlıurfaspor maçında 2 gol yiyen Emre, daha sonra 37. haftadaki Denizlispor deplasmınında kaleyi korudu. Bu maçta 3 gol yemesine rağmen kalesinde birçok gol pozisyonuna engel oldu.

       Mariusz Pawelek: Ocak transfer döneminde Çaykur Rizespor'dan kiralık olarak gelen 33 yaşındaki Polonyalı kaleci kısa süreli Adana Demirspor macerasında kötü performas sergiledi, çıktığı 8 maçta kalesinde 18 gol kalesinde gören Pawelek, taraftarları hayal kırıklığına uğrattı.

       Erdi Öner: Sezon başında Karşıyaka'dan transfer olan Erdi, Yücel İldiz zamanında hiç forma şansı bulamamıştı. Mustafa Uğur'un takıma gelmesinin ardından oynamaya başlayan ve formayı bir daha kaptırmayan tecrübeli stoper, bu sezon 22 lig maçında forma giydi.

       Jan Rajnoch: Sezon başında Sivasspor'dan gelen Çek stoper Rajnoch, Adana Demirspor'da sadece yarım sezon forma giydi. Ocak ayında yabancı kontenjanı nedeniyle yolların ayrıldığı Rajnoch, Adana Demirspor forması ile 16 maça çıktı. İlk devredeki Adanaspor derbisinde fileleri havalandırarak taraftarını mutlu etmeyi başarmıştı.

       Yiğitcan Erdoğan: Sezon başında Şanlıurfaspor'un kaptanı ünvanıyla Adana Demirspor'a gelen tecrübeli stoper Yiğitcan, bu sezon 26 maçta forma giydi ve 2 kez de gol sevinci yaşadı.

       Burak Keskin: Adana Demirspor'un şampiyon kadrosunda da bulunan Burak Keskin, takıma 2011-12 sezonu başında katılmıştı. Taraftarların ''Yüzbaşı'' lakabını taktığı Burak, bu sezon sıkça yedek bekledi. 13 kez ilk 11'de sahaya çıkan Burak, 6 kez de oyuna sonradan dahil oldu.

       Nurettin Kayaoğlu: Schalke 04 alt yapısından yetişen ve Ocak 2012 transfer döneminde Kayserispor'a geçen Nurettin Kayaoğlu sezon başında Kayserispor'dan kiralanmıştı. Genç sol bek bu sezon sıkça yedek bekleyen isimler arasındaydı. 9 kez ilk 11 oynayan futbolcu, 4 kez de oyuna sonradan dahil oldu.

       Keremcan Akyüz: Adana Demirspor'un şampiyon kadrosunda da bulunan sol bek oyuncusu Keremcan, Adana Demirspor'da bu sezon sadece ilk devreyi tamamladı, Ocak ayında ise Balıkesirspor'la anlaşan Keremcan Adana Demirspor formasıyla bu sezon 15 kez forma şansı buldu.

       Oğuzhan Berber: Ocak 2013'te Denizlispor'dan Çaykur Rizespor'a geçen ve Çaykur Rizespor'da geçen sezonun ikinci yarısında maç kaçırmayan genç sol bek Oğuzhan, bu sezon Ocak ayı transfer döneminde Adana Demirspor'a kiralanmıştı. Adana Demirspor formasıyla 13 kez maça çıkan Oğuzhan, 34. haftada oynanan İstanbul BBSK maçında kırmızı kart görünce 5 maç gibi abartılı bir ceza almıştı.

       Mertkan Köziğ: Adana Demirspor alt yapısından yetişen genç sağ bek Mertkan da bu sezon sadece 1 kez forma şansı buldu, o karşılaşma da son 37. haftadaki Denizlispor deplasmanındaki mücadeleydi.

       Kamil Ahmet Çörekçi: Türk futbolunun gelecekte en iyi sağbeklerinden birisi olacağı sinyallerini veren Kamil Ahmet, Fulham alt yapısında yetişti. Sezon başında Kayserispor'dan kiralanan Kamil sadece yarım sezon Adana Demirspor forması giydi. Demirspor'da toplam 15 kez forma giyen Kamil, devre arasında Kayserispor'a geri dönerek sözleşmesini fesh etti ve Eskişehirspor'la 3.5 yıllık sözleşme imzaladı.

       Ferhat Çökmüş: Sezon başında Orduspor'dan takıma katılan Ferhat kariyerinde ilk defa Süper Lig dışında bir ligde forma giydi. Asıl mevkii sağ bek olan Ferhat, bu sezon sıkça orta sahada görev aldı ve toplam 22 kez Adana Demirspor forması terletti ve 1 kez gol atma başarısı gösterdi.

       Yusuf Akyel: Galatasaray alt yapısından yetişen ve sezon başında Konya Selçukluspor'dan transfer edilmişti. Orta sahada görev alan genç futbolcu bu sezon 24 kez forma giydi, 2 gol atarken 6 da asist yaptı ve başarılı bir sezon geçirdi.

       Bilal Gülden: Ocak ayı transfer döneminde Kayserispor'dan kiralanan genç futbolcu çok az sayıda maçta forma şansı buldu. 4 kez ilk 11'de görev alan Bilal 7 kez de sonradan oyuna dahil oldu.

       Efe İnanç: Sezon başında 9 senelik İstanbul BBSK kariyerine son vererek Adana Demirspor'a katılan tecrübeli orta saha oyuncusu yeni sezonda Adana Demirspor'un kaptanı olmuştu. Kaptan bu sezon 29 kez forma giyerken kariyerinde ilk kez forvet arkası oynadı. 29 maçta 7 gol atan ve 5 asist yapan Efe İnanç, skora katkısıyla da dikkat çekmişti. Ligin 34. haftasında oynanan İstanbul BSK maçında kırmızı kart gören Efe, 8 maç gibi rekor bir ceza aldı

       Birol Hikmet: Sezon başında Karabükspor'dan büyük umutlarla transfer edilen tecrübeli orta saha oyuncusu Adana Demirspor'da sadece yarım sezon forma giydi. Adana Demirspor formasıyla 11 maça çıkan Birol 2 kez asist yaptı. Taraftarın beklentilerine yanıt veremeyen Birol, Ocak transfer döneminde Gaziantepspor'la gitti.

       Onur Tuncer: Ocak transfer döneminde Antalyaspor'dan transfer edilen Onur, 6 karşılaşmada forma giydi, bu karşılaşmaların 3'ünde oyuna sonradan dahil oldu.

       Gökay Iravul: Sezon başında Fenerbahçe'den kiralanan Gökay da Adana Demirspor'la yarım sezon geçiren isimler arasında. Adana Demirspor'da 13 kez forma giyen Gökay, devre arasında eski takımlarından Manisaspor'la anlaştı.

       Timur Bayram Özgöz: Ocak transfer döneminde Sivasspor'dan kiralanan Timur, Adana Demirspor'la yarım sezonda 13 kez forma giydi. 3 kez gol atan Timur 1 kez de asist yaptı.

       Mesut Saray: Sezon başında Tavşanlı Linyitspor'dan Adana Demirspor'a gelen Mesut, Tavşanlı'da sergilediği performansı bir türlü mavi-lacivertli forma altında gösteremedi. Adana Demirspor formasıyla 22 maça çıkan Mesut, bu karşılaşmaların 13'ünde oyuna sonradan dahil oldu, 1 gol atıp 1 asist yaptı.

       Rıdvan Koçak: Adana Demirspor'un şampiyon kadrosunda yer alan genç futbolcu sezon henüz sezon başı sayılacak bir maçta şanssız bir şekilde sakatlanmıştı. Sakatlık sonrası bir daha forma şansı bulamayan Rıdvan, sezon boyunca sadece 2 maçta oynayabildi.

       Özgür Öçal: 2012-13 sezonu başında Kasımpaşa'dan transfer edilen tecrübeli kanat oyuncusu Özgür, bu sezon yine Adana Demirspor'da en fazla forma şansı bulan isimlerin arasındaydı. 29 kez forma giyen tecrübeli futbolcu 2 asist yaptı.

       Mehmet Eren Boyraz: Geldik sezonun yıldız futbolcusuna. Sezon başında Antalyaspor'dan Adana Demirspor'a transfer olan tecrübeli futbolcu Mehmet Eren, Adana Demirspor'da takımın yıldızıydı. Toplam 32 maçta forma giyen yıldız futbolcu, 12 kez gol atarak takımın en golcü futbolcusu olurken 8 asistle de yine takımın en çok asist yapan futbolcusu ünvanına layık oldu. Jeneriklik gollere imza atan ve taraftarın sevgilisi olan Mehmet Eren Boyraz, özellikle Mersin İdman Yurdu'na attığı golle sezonun en iyi gollerinden birine imza atmıştı.

       Erçağ Evirgen: Adana Demirspor'un şampiyon kadrosunda yer alan bir başka isim olan Erçağ geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu sezonda takımın en çok forma giyen isimlerinden birisiydi. Toplam 32 maçta forma giyen Erçağ, 7 gol 7 asistlikte bir performans sergiledi. Adana Demirspor formasıyla 100. maçına çıkan oyuncu bu alanda da önemli bir başarıya imza atmış oldu.

       Raşit Sevindir: Adana Demirspor'un şampiyon kadrosunda yer alan Raşit'le yollar 2012'de ayrılmıştı fakat bu sezon başında yeniden anlaşıldı. Bu sezon sadece 4 kez ilk 11'de şans bulan futbolcu 7 kez de oyuna sonradan dahil oldu.

       Atilla Aybars Garhan: Sezon başında Karabükspor'dan kiralanan genç futbolcu da Adana Demirspor formasıyla yarım sezon oynadı. Genç yetenek 12 maçta forma giydi ve hepsinde oyuna sonradan dahil oldu, 2 gol attı. Adana Demirspor'da fazla forma şansı bulamaması nedeniyle sözleşmesi fesh edilen Aybars, Ocak ayında Karabükspor'a dönmüştü.

       Juninho: Adana Demirsporlu taraftarların sevgilisi olan Brezilyalı yıldız futbolcu Juninho da takıma 2012-13 sezonu başında katılmıştı. O sezon kiralık forma giyen Juninho'nun bonservisi bu sezon başında alınmış ve 3 senelik kontrat imzalanmıştı. Bu sezon sakatlıklarla boğuşan ve 20 maçta sahaya ilk 11'de çıkan Juninho, 11 gol atıp 7 asist yaptı.

       Dorge Kouemaha Rostand: Sezon başında Club Brugge'den gelen Kamerunlu forvet sezon boyunca bazı maçlarda iyi oynasa da genel olarak bekleneni veremedi. 31 maçta forma giyen forvet oyuncusu 9 gol attı ve 8 de asist yaptı. Özellikle Adanaspor derbilerinde attığı gollerle taraftarın takdirini kazandı.

       Umut Sözen: Karabükspor'dan kiralanan futbolcu hiç forma şansı bulamadı.

       A2 takımından gelen Mehmet İpek, Cenk Şeker ve Ali Osman Antepli, 37. haftadaki Denizlispor maçında oyuna girerek ilk kez PTT 1.Lig'de forma giymiş oldular.

Hazırlayan: Uğur YILMAZ

25 Nisan 2014 Cuma

Futbol Magazin: Wayne Rooney'in Olay Kontratı

       Manchester United'in önemli ismi Wayne Rooney'nin, 2012-13 sezonunun sonu itibariyle kulüpteki geleceği meçhuldü. 2013-14 sezonuna da Kırmızı Şeytanlar'da başlayan Rooney, kulübün kendisine önerdiği yeni kontratta alacağı ücretin arttırılması için diretince yer yerinden oynamıştı. Tabi taraftarların çoğunluğu tarafından oyuncuya yoğun tepki de olmuştu...

       Milli futbolcunun, üzerinde hala tartışılan yeni kontrata imza atmasıyla birlikte geleceği belli oldu. Ancak sözleşmesindeki maddeler ise; gündemden hiç düşmedi...

       Yeni kontratla kendini 2018-2019 sezonu sonuna kadar Unitedlı yapan 28 yaşındaki Wayne Rooney, haftada 300.000 Pound kazanacak. Rooney, bu rakamla Torres, Agüero, Yaya Toure ve takım arkadaşı Van Persie gibi yıldız isimleri geride bırakarak Premier Lig tarihinin 1 haftada en çok kazanan oyuncusu oldu. Rooney, 5 seneyi kapsayan ve totalde 70 Milyon Pound değerinde olan yeni kontrata göre; sezon sonunda İtalya'nın yolunu tutacak olan mevcut kaptan Vidic ve takımdan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan Evra'nın yerine takımın yeni kaptanı olacak. Bu da, Rooney'i hem maddi hem de manevi olarak takımın en değerli ismi yaptı.

Taraftarın Diline Sakız Oldu!

       "Premier Lig tarihinin en egolu oyuncusu" lakabını alan Rooney, 70 Milyon Pound'luk olay kontrat sonrasında taraftar gruplarının ve medyanın diline de resmen sakız oldu. Öyle ki, sosyal paylaşım sitelerinde ve taraftar portallarında oyuncunun bu parayla yapabilecekleri şu şekilde sıralandı:

Her 2 dakikada bir McDonalds'ta hamburger menü yemek.
Her 8 dakikada bir PS4 almak.
Her 90 dakikada 3 A Plus uçak bileti ile New York'a uçmak.
Her gün 3 adet son model Audi A1 almak.

26.04.2014 İddaa Tahminleri

Röportaj: Tolga Ünlü (Konyaspor)

       Transfer Merkezi Dergisi'nin bugünkü konuğu Torku Konyaspor'un başarılı sağ beki Tolga Ünlü. Futbola Almanya'da başladıktan sonra Konyaspor'a transfer olan ve şampiyonluk yaşayarak Süper Lig'e çıkan kadroda yer alan Tolga ile keyifli bir röportaj yaptık.

Merhabalar Tolga. Futbol hayatına nasıl başladın ve kariyerin nasıl şekillendi?
       Almanya'da 4 yaşında lisanslı olarak futbola başladım. Orada futbola erken başlıyorlar. 3000 kişilik bir kasabada oturuyordu, ben de bu kasabanın takımında futbola başladım. 10 yaşındayken bölgesel seçmelere katıldım. Bavaria bölgesinde yaşadığımız için bu bölgedeki seçmelere katıldım. Orada seçildim ve o zaman anladım bu yolda ilerleyeceğimi. Oraya seçildikten sonra tabi ailem de heveslendi. Oraya seçilince belli başlı takımlardan teklif alırsın. O bölgenin en köklü kulüplerinden olan Viktoria Aschaffenburg’un alt yapısına gittim. Oranın alt yapısı da gayet iyi. İlk başta bayağı bir zorlandım ama gün geçtikçe kendimi geliştirdim. Özellikle U19’da iyi bir sezon geçirmiştim. Hatta orada da play-off tarzı bir maç yapmıştık Nürnberg ile ve yenilmiştik. O sezon A takım bir üst lige çıktı. Ama beni düşünmediler ve ikinci takıma yolladılar. Orada da rahattım, takım kaptanıydım. Orta saha, ön libero oynuyordum. Ara ara birinci takımın idmanlarına çıkıyordum. O sezon bitti yeni bir başkan geldi, ikinci takım hocası birinci takıma geçti. O da benim için şans oldu ve beni hemen birinci takıma aldı. O sezon maddi, problemlerden dolayı bizim takımı direkt alt lige düşürdüler. Öyle olunca takım olarak gençleştirme politikası uygulandı. Ben de bunun ekmeğini yedim ve o sezon tüm maçlarda oynadım. İlk defa o sezon sağ bek oynadım. Orada sadece sağ bekte görev almadım. Sol bek, orta saha, sağ açık her yerde forma şansı buldum. Arka arkaya maç kazanmaya başladık ve bu işten ilk defa para kazanmaya o dönem başladım.

İlk kazandığın para demişken, araya gireyim. O parayla ne yaptın Tolga?
       İlk kazandığım para galibiyet primiydi, 90 Euro'ydu. O parayla kendime bir dizüstü bilgisayar almıştım. Benim için yeri o kadar farklı ki, hala onu kullanıyorum, daha da bozulmadı. Bozulsa da atmam bir yere. Dediğim gibi benim için yeri çok farklı.

Türkiye’ye transferin nasıl gerçekleşti?
       Takımımızın bir kaptanı vardı, beni de çok seviyordu. Almanya’da iyi geçirdiğim o sezondan sonra hocayla konuşmuş ve benim daha iyi bir takıma yönlendirilmem gerektiğini söylemiş. Hoca da bir sezon daha oynamam gerektiğini düşünüyordu. Ben de hocayı geçekten seviyordum, takımı seviyordum, bir sezon daha kalacaktım. Sezon hazırlıklarına başlamıştım, gayet iyi de gidiyordu. Babamın amcasının oğlu Konya’da Selçuk Üniversitesi’nde profesördü. Kendi aralarında konuşurken babamın kuzeni, Konyaspor’dan yönetici bir arkadaşına beni söylemiş. Onlarda maç sayılarıma, istatistiklerime bakmışlar, araştırmışlar "Gelsin deneyelim,bir bakalım" demişler. Ben de A Takımda oynayacağımı sanıyorum. Beni A2 takımla idmanlara çıkardılar, çünkü o dönemde Ziya Doğan vardı ve takımda futbolcu bolluğu vardı. A2’de iyi performans gösteriyordum ama bir taraftan da yaş problemi vardı. Herkes 17-18 yaşındayken, ben 20 yaşındaydım. A2’deki hocalar ‘’niye böyle yaşlı’’ gözüyle bakıyorlardı. A2 maçlarına çıkıyorum sağ bek oynuyorum. Trabzonspor A2’si ile bir maçımız var. O maça da Ziya Doğan geldi. Ne çok iyi ne çok kötü oynadığım maçta, Ziya hoca beni beğenmiş. Benim kulağıma bu haber geldi. Ertesi A2 maçında yedeğe çekildim. Sonra yine A2’de devam ediyorum ses-seda yok. Umutlarım da azalıyordu. Devre arasında ailemi görmeye gittim Almanya’ya. Düşüncem geri dönmemek; çünkü baktım olacağı yok, en azından Almanya’da hem üniversiteme devam ederim, hem de futbolumu oynarım. 2 gün kaldım, daha 5 gün daha tatilim var, sevinçliyim tabi Almanya’ya geldiğim için, ailemi, arkadaşlarımı gördüğüm için. Bir telefon geldi "A takım kampına gidiyorsun" dediler, tabi dünyalar benim oldu. A takımda ben bile kendime şaşırdım, idmanlarda iyi performans gösteriyordum. Hatta Ziya hoca Hakan Aslantaş abiye "Hakan, seni kesecek elemanı buldum oğlum’’ gibisinden takılıyordu. Hakan abi de o zamanlar çok iyiydi. İlk o zaman tanıştık Hakan abiyle. Beni profesyonel yaptılar. Ziya hoca 2 hafta kaldı, sonra Yılmaz Vural hoca geldi. Yılmaz hoca bana kale arkasında idman yaptırdı, hatta Antalya’da 3 hazırlık maçı yaptık. 3’ünde de ısındırdı ama oyuna almadı. Çift kale idmanlarda kadroya girdiğimde bile seviniyordum. O sezon küme düştük, tatile gittim. Bir hafta sonra haber geldi Konyaspor’a transfer yasağı gelmiş. Bize şans doğdu diye sevindim bu habere. Doğruya doğru, bizim için iyi bir haberdi bu. O gazla yazın vücudumu geliştirdim. Osman Özdemir zamanında kampa çağrıldım, bir sürü genç çağrıldı ve çoğu elendi. Kamp iyi geçti. İlk 2 maçta oynadım. O ara Gökhan Emreciksin iyileşti ve ben yedeğe çekildim. Hakan abiyle Gökhan Emreciksin birlikte oynadı. Devre arasına girerken Hakan abi "Bak ben gideceğim, ona göre hazır ol’’ diyor, ben de ona "Ne olur git artık abi" diyordum. Çünkü Hakan abi, hem sevdiğimiz bir insan, Süper Lig’de oynasın hem de bizim önümüz açılsın. O gittikten sonra sürekli oynadım. Play-off oynadık, bizim için güzel tecrübe oldu. O gençliğin verdiği gazla bir sezon sonra da Süper Lig’e çıktık.

Geçen sezonki şampiyonluğu anlatabilir misin?
       Play-off ilk maçında Buca’ya yenildik kendi evimizde. İkinci maçta oynadım. Buca’da da 1-0 mağlup duruma düşünce moral olarak çöktük. Orada maçı nasıl bitirdik, nasıl çevirdik hala anlamıyorum. Manisa maçında da kazanınca şampiyon olduk. Bambaşkaydı bizim için. Kendi aramızda konuşuyorduk "Şampiyon olalım, tesisleri yakalım, Selim’in arabasını yakalım." diyorduk. Maddi olarak çok büyük paralar almasak da bu takımı şampiyon yapmaktı amacımız. Hedefimize de çok şükür ulaştık. Tişörtlerimizde de yazdığımız gibi "İnancımızla, dualarınızla" Süper Lig’e çıktık. Kutlamalar ise anlatılmaz gerçekten. Rüyaydı bizim için. Şampiyon olduktan sonra ilk 10 gün herkesin yüzünü mutlu görmek paha biçilemez bir şeydi.

Tolga, sana gurbetçi bir oyuncu olduğun için bu soruyu yöneltiyorum. Türkiye’ye geldiğinde uyum sorunu yaşadın mı?
       İlla ki, ama uyum sorunu demeyelim. Daha çok ailemi ve arkadaşlarımı özlüyordum. Almanya’da çok şükür Türk kültürüyle yetiştik. Benim Türkçem iyiydi zaten, takımdaki arkadaşlar da inanamıyordu benim Türkçemin bu kadar iyi olmasına. Ondan dolayı çok sıkıntı çekmedim.

Kendine örnek aldığın, oynadığın mevkinde futbolunu beğendiğin isimler kimler?
       Ülkemizde tartışmasız Gökhan Gönül. Yurtdışında Philipp Lahm ve Dani Alves. Bu isimler ofansı sevdiği için onları izlerken zevk alıyorum.

Takımdaki en teknik isimlerden birisin. Bunun nedeni alt yapını Almanya’da almandan dolayı olabilir mi?
       Hem ondan dolayı, hem de önceki takımlarımda ofansif oynadığımdan dolayı. Çünkü ofansif oynadığında çalım atmak zorundasın, tekniğini kullanmak zorundasın.

Almanya’da da Türkiye’de de altyapıya şahit olmuş birisin. Sence aradaki farklar neler?
       Yapılan antrenmanlarda hiçbir fark yok aslında. Aradaki tek fark disiplin. Genel olarak bizim hocalarımız "Bu taktiği uygulayalım" der geçer, Alman hocalar ise ‘’Bu taktiği oturtana kadar uygulayalım’’ der. Genel fark bu bence. Ayrıca Almanya’da çocuklar gençken nasıl beslenmesi gerektiği bile o çocuğa öğretilir. Beslenme de bence büyük faktör.

Takımınızın şu anki durumu hakkında ne düşünüyorsun?
       Bence takımımız çok iyi. Özellikle hücum hattımız bu ligde ilk 5-6 hücum hattının içinde bence. Bazı puan kayıplarımız oldu, kendi evimizdeki bu kayıplar bizleri de oldukça üzdü. Daha iyi yerlerde de olabilirdik ama şu anda buradayız. Kimsenin şüphesi olmasın ligden düşme konusunda, emin olun aklımıza bile gelmiyor böyle bir ihtimal. Herkesin içi rahat olsun.

Karşılıklı oynadığın oyuncular içerisinde en çok zorlandığın oyuncular kimlerdir?
       Adem Büyük. Gerçekten çok yetenekli. Sürekli hareketli, beni oldukça zorlayan bir isim. Hatta maçlarda sık sık tartışma yaşadığımız da oluyor. Adem Büyük’ün tek eksiği bence hırçınlığı, agresif olması. Onun dışında gerçekten çok kaliteli futbolcu. Yine takım arkadaşım Djalma Campos’a değinmeden geçemeyeceğim. İdmanlarda tam ‘’topa yetiştim’’ deyip ayağını atıyorsun, bir bakıyorsun çok uzakta olan Djalma, topu alıvermiş. Gerçekten büyük futbolcu. Bence Djalma’ya zorlanmayan bek bu ligde yoktur.

Konya’nın genç takımı Konyaspor A2 takımını ve Konyaspor’un pilot takımı Anadolu Selçukluspor’u takip ediyor musun?
       Tabii ki takip ediyorum. Özellikle Anadolu Selçukluspor’u takip ediyorum. Orada çok arkadaşımız olduğu için maçlara gitmeye çalışıyoruz. Oradaki arkadaşlarımızın çoğuyla aynı alt yapıdan çıktık, 2 sezon aynı formayı A takımda terlettik. Şimdi onların orada olması bizde bazen bir kırgınlık yaratabiliyor. Çünkü maddi olarak da baktığımızda eşit miktarları almıyoruz. Onlarda bu sezon büyük ihtimalle ligde kaldı. Onlara da başarılar diliyorum.

Gelecek hakkındaki planların nedir?
       Benim bu sezondan sonra bir sezonum daha var. Kulübümde isterse ben sözleşme uzatmak isterim. "Sezon sonu serbest kalırım." muhabbetine girmeden kulübümüze para kazandırıp da gitmek istiyorum. Konyaspor ile başarılara ulaşırız inşallah. Konya’yı seviyorum..

E-bilet uygulaması hakkında ne düşünüyorsun?
       Şu anda Konya stadında yok bildiğim kadarıyla. Benim bildiğim güvenlik için yapıyorlar ama abartılı buluyorum. Biletini alıp gitmek varken neden bu sistem getirildi anlamadım. Maç günü yurtdışından misafirimiz gelse maça sokamama ihtimalimiz varmış. Ben anlamlandıramadım açıkçası.

Konyaspor taraftarı hakkında ne düşünüyorsun ve onlara söylemek istediğin bir şey var mı?
       Taraftarımız geçen sezonda bizi hep destekledi ama bu sezon gerçekten bambaşka. Bu kadar ilgiyi açıkçası beklemiyordum. Çoğu maçta stadımız doluyor. Buradan taraftarımıza da teşekkür ediyorum. Onların desteği bizi çok motive ediyor.

Sana göre artıların ve eksilerin neler?
       Ben altyapı eğitimimde sürekli ofansif oynadığım için ofansif bir oyun sergiliyorum. Defansif yönüm biraz zayıf ama bunu da geliştirmek için elimden geleni yapıyorum. Ama ben eğer bir maçta sürekli defansif oynayayım dersem yanlış yapmış olurum. Ben oyunu böyle kabul ediyorum, böyle alışmışım. Benim her maç ileri çıkıp 2-3 orta yapmam gerekiyor, yoksa kendimi iyi hissetmiyorum. Bu sezon kendime 15 maç sınırı koymuştum, çünkü Süper Lig’deki ilk senemdi. Çok şükür hedefime şimdiden ulaştım. Daha da fazla oynayacağım belki de. Seneye daha iyi bir performans gösterip Konyaspor’un vazgeçilmez isimlerinden olmak istiyorum.

Bugüne kadar çalıştığın hocalar arasında en çok sevdiğin, en iyi anlaştığın hoca kimdi?
       Her hocanın farklı özelliği var tabii ki. Ama bizim için en değerli hoca Osman Özdemir hocadır. Osman hoca zamanında biz forma şansı bulduk, ayrıca kenetlenme olmuştu. Ondan dolayı Osman hocanın yeri farklıdır.

Takımda en iyi anlaştığın insanlar kimler?
       Biz daha çok eskilerle iyiyiz tabii. Selim, Recep, Ömer Ali, İshak. Yine geçtiğimiz sezondan yabancı oyuncularla Ars, Neca, Pawelek, Alvaro Mejia gibi isimlerle hala görüşüyoruz.

Önemli maçlardan önce sıkıntı yaşıyor musun? Heyecan oluyor mu?
       2 sezon önce Kasımpaşa ile play-off’ta oynayacağımız maç öncesi Alvaro Mejia ile aynı odada kalıyoruz. Maça 5 saat var. Açma-germe çalışması yapıyorum odada. Mejia uyandı yastık fırlattı ve ‘’Ne yapıyorsun sen?’’ dedi, ben de uyuyamadığımı ve ısındığımı söyledim. Mejia bana "uyu artık, enerjini maçta harca" dedi. Yine geçen sezon Manisaspor maçından önce İbrahim Alan ile birlikte kalıyoruz. Ben uyuyamayacağımızı zaten biliyorum. İbrahim bana "Abi ben uyuyamıyorum ya." dedi, ben de ona ‘’Merak etme, kimse uyuyamaz kardeşim." dedim. Uyuyamıyoruz gece 2 oldu, Recep ile mesajlaşmaya başladık gece 2’de. Odaya çağırdım, Recep uyuyakaldı, ben uyuyamıyorum. Gece 2-3 saat uykuyla maça çıktık. Finalden önceki takım fotoğrafındaki gözlere dikkat et Hüseyin. Önemli maçlardan önce halimizi o zaman anlarsın. (Gülüşmeler)

Taraftarı olduğun kulüp var mı?
       Türkiye’den Konyaspor tabii ki. İlk profesyonel olduğum kulüp ne de olsa. Ben koyu bir Atletico Madrid taraftarıyım. Bugün Atletico iyi gidiyor diye Atletico taraftarı değilim ama yanlış anlaşılmasın. 2006’dan beri koyu bir taraftarım çünkü Torres o zamanlarda oradaydı ve ben Torres’e hayrandım. Torres’den dolayı Atletico’ya sempati duymaya başladım.

Transfer Merkezi dergimizi ya da sitemizi takip ediyor musunuz?
       Bizimle Fenerbahçe galibiyeti sonrası yaptığınız röportajdan sonra sitenizi takip etme şansı buldum. Sosyal medyayı fazla kullanmadığımdan dolayı biraz uzağım ama derginiz arada elime geçiyor ve takip ediyorum. Gerçekten güzel işler çıkarıyorsunuz. Emeği geçenlere teşekkürler.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
       Size teşekkür ediyorum. Gerçekten röportaj gibi değil de sanki sohbet eder gibi oldu, bayağı bir zevkli geçti. Taraftarlarımız hep arkamızda olsun. Okuyucularınıza da keyifli okumalar diliyorum. İyi yayınlar.

       Not: Röportajı gerçekleştirmemizde büyük emeği olan Ali Teker'e ve sorularıyla destek olan Ali Candan'a teşekkürler.
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.

Cuma İddaa Kuponu

24 Nisan 2014 Perşembe

25.04.2014 İddaa Tahminleri

Sporcu Sağlığı: Zaferi Kutlarken Dikkat!

       Birçok karşılaşmanın ardından gelen zafer sevinci ile gerek taraftarlar gerekse oyuncular bir araya gelip o günün keyfini çıkarmak ister. Bu kutlamalarda karşılaşmanın sonlanmasının ve alınan galibiyetin verdiği rahatlık ile deyimi yerindeyse bir bayram sevinci yaşanır. Fakat bu bayram sevincini her bayramda da olduğu gibi sadece midelerimizi sevindirmek olarak görmek olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

       Hem ortama ayak uydurup, sosyal yaşamınızdan vazgeçmeyip hem de diyetinize sadık kalmayı nasıl başaracaksınız?

       Akşam katılacağınız ziyafeti düşünerek güne kahvaltısız başlama gibi bir hataya asla düşmeyin. Çünkü günün en önemli öğünü kuşkusuz “kahvaltı”dır. Adı üstünde kahve-altı. Yani kahve dahi içmeden bir şeyler yenilmesi gerektiğini anlatmak için türetilmiş bir kelimedir.

       Aç gidilen bol kalorili, tatlı ürünler servis edilen bu tarz kutlama ve davetler tüm savunma mekanizmanızı yıktığı için şekerli ürünlerden uzak durmaya çalışın: çünkü asıl düşmanımız yağ değil, şekerdir.

       Eğer tatlılara bir türlü karşı koyamıyorsanız bir tabağa tatmak istediklerinizden küçük parçalar alın.

       Alkol tüketilecekse sarhoşluğun azaltılması için farklı yöntemler uygulanabilir. Bunlardan biri mümkünse içki içmeye başlanmadan önce bir bardak süt veya bir fincan zeytinyağı içilmesidir.

       Eğer elinizde içki olmadan duramıyorsanız şarap ve soda karışımı ya da sadece soda sizin için en uygun olanıdır.

       Büyük bardaklarda içi buzla dolu içkiler de idealdir; çünkü içme süreniz uzar. Böylece mümkün olduğunca az içki içmiş olursunuz.

       Tek tip içkiyle yetinilmeli; hammaddesi üzüm ve tahıl olan içkiler birbirlerine karıştırılmamalıdır.

       Gün içinde bol miktarda su tüketilmelidir. Alkol ile çoğu kişi su tüketmeyi tercih etmeyeceği için (ki alkol alırken ara ara su tüketilmelidir) günlük almanız gereken su miktarını dengelemeniz önemlidir.

       İçkiyle kuruyemiş gibi tuzlu gıdaların tüketilmesi lezzetli olmasının yanı sıra tıbbi öneme de sahiptir. Yüksek düzeyde potasyum içeren bira ve şarap kısa sürede çok tüketildiğinde vücudun sodyum-potasyum dengesini bozar. Kramp ve kalp spazmına neden olabilecek bu dengesizliği küçük bir miktar tuzlu leblebi bile engelleyebilecek sodyuma sahiptir.

Hazırlayan: Canan AKARCA KUZU

Röportaj: İbrahim Koray Arslan‏

       Transfer Merkezi Dergisi'nin bugünkü konuğu Elazığ Belediyespor'un sağ kanat/sağ bek oyuncusu İbrahim Koray Arslan. Geçmiş yıllarda Elazığspor'da sergilediği başarılı futbolla birçok takımın transfer listesine giren ancak geçirdiği sakatlıklar nedeniyle hedeflediği yerlere gelemeyen Koray'la yaptığımız keyifli röportajı hep birlikte okuyalım.

Merhaba Koray, Transfer Merkezi dergisi okuyucularına kendini tanıtır mısın? Futbola nerede, nasıl başladın?
       Merhabalar, 1986 Adana doğumluyum. Futbolculuğun yanı sıra beden eğitimi öğretmenliği okuyorum. Futbola 7 yaşında, Adana Demirspor alt yapısında başladım.

Adana Demirspor alt yapısında başladığın futbol hayatında neler yaşadın. Adana Demirspor gibi köklü bir kulüpte oynamak nasıl bir duyguydu?
       Adana Demirspor gibi büyük ve köklü bir kulüpte oynamak elbette büyük bir onurdu. Taraftarı ile camiası ile unutamadığım bir anı olarak hep bende kalacaktır. Adana Demirspor'da oynamak herkese nasip olur inşallah.

Adana Demirspor'dan Elazığspor'a transferin nasıl gerçekleşti?
       Artık genç takım için yaşım tutmuyordu, Adana Demirspor 2.Lig'de şampiyonluk hedefi ile yola çıktığı için gençlere kadroda yer veremeyeceklerini söylediler. Benim de talibim olan Elazığspor'un teklifini değerlendirmem sonucu bu transfer gerçekleşti.

Elazığspor'da 1.Lig ve 2.Lig tecrübelerin oldu, bizlere o günlerden bahseder misin?
       Elazığspor'da Adana Demirspor gibi büyük bir camiaydı, bütün şehir Elazığspor ile yatıp kalkıyordu. Futbolcu olduğumu Elazığspor'da anladım, genç yaşta 1.Lig'de oynamak benim için büyük bir tecrübe oldu. 2.Lig'e düşmemiz ise hatırlanması kötü bir durum fakat futbolun içinde olan şeyler, birileri küme düşecek birileri üst liglere yükselecek. 2.Lig de benim için iyi bir tecrübe olduğuna inanıyorum.

Elazığspor'a büyük hizmetler verdin bir anda ayrılışının sebebi neydi?
       Elazığspor'da sakatlık süreci yaşadım, bu sakatlık 1,5 sene sürdü. O zaman birçok talibim vardı. Sakatlık dönemi boyunca yalnız kaldım, tabi burada camia değil de camia içindeki bazı kişileri kast ediyorum. Bu sakatlık boyunca tüm masrafları kendim karşıladım, tedavim yurt dışında sürdü. Sahip çakılmadığımı hissettiğim için ayrılma gereği duydum.

Elazığspor'dan ayrıldıktan sonra Karsspor ve İstanbulspor maceraların başlıyor bizlere bunlardan bahseder misin?
       Karsspor ile anlaşmam eski hocam olan Ramazan Silin vesilesi ile gerçekleşti. Beni bildiği için transferimi bizzat kendisi istemişti, böylece Karsspor forması giyme şansı buldum. İstanbulspor transferim ise bir anda gerçekleşti. Sezon başında PTT 1.Lig ekibi Güngörenspor ile anlaşmıştım, transferin bitimine 2-3 gün kala Güngörenspor nedenini bilmediğim bir sebepten dolayı benimle çalışamayacaklarını söyledi. Sezon başında birçok kulübü Güngörenspor için reddetmiştim, ani gelişen bu gelişme sonrası dönemin İstanbulspor teknik direktörü Hasan Al hocamın beni arayarak "seni takımda görmeyi istiyorum" demesi ile transferim gerçekleşti.

İstanbulspor forması altında çok iyi bir ilk devre çıkarttın 16 maç ile en fazla forma şansı bulan oyuncuydun bir anda neler oldu'da İstanbulpsor ile yollarını ayırma kararı aldın?
       O dönem bir çok menaerin bana üst liglerden teklifler olduğunu söylemesi benim de hedefimin tekrar üst ligler olması sebebi ile ben de ayrılmak istediğimi yönetime belirttim fakat yönetim bonservisimde beni isteyen takımlar ile anlaşma sağlayamadı ve bu talebimi ilettiğim için 1,5 sezon boyunca futbol uzak kaldım.

İstanbulspor'dan ayrıldıktan sonra Adıyamanspor ve Elazığ Belediyespor formaları giydin ve halen de Elazığ Belediyespor için ter döküyorsun. Gelecek için planların neler?
       Önümde uzun yıllar var, şu an eğitim hayatıma devam ediyorum. Bu eğitim hayatımdan alacağım bilgiler ile futbol yaşantıma yön vereceğimi düşünüyorum. Her şeyi bekleyip görmek en hayırlısı.

3.Lig'de uygulanan yaş kontenjanı için görüşlerin nelerdir?
       İnsan haklarına aykırı bir uygulama. 30 yaşına gelmiş insanların futbol hayatını bitirmekten başka bir şey değil. Kendi ülkende resmen yabancı futbolcu statüsünde oynuyorsun. Kontenjanın getirilmesi alt milli takımlara oyuncu yetiştirilmesi içindi fakat görüyoruz ki bu uygulama tamamen bir fiyasko olmuş durumda. Genç milli takımlar liglere kontenjan getirilmeden önce daha başarılıydı, bu uygulamadan bir önce vazgeçilmesinin ülkenin menfaatine olacağı kanaatindeyim.

Akademisyen bir ailenin çocuğusun, Fırat Üniversitesi'nde öğrenim hayatına devam ediyorsun. Bizlere bundan bahseder misin?
       Ben aslında her insanın eğitim hayatında akademik bir kariyer yapması gerektiğini düşünüyorum ama şu dönemde futbol oynayan birçok kişinin eğitim alması çok zor. Üniversitelerde futbolcular için bir esneklik, bir kolaylık sağlanmıyor. Önüne 2 seçenek sunuluyor; ya okuyacaksın ya da futbol oynayacaksın. Şahsi düşüncem futbol oynayan insanlara bu konuda biraz daha esnek davranılması gerektiği yönünde.

Özel hayatından bahsedelim biraz, boş vakitlerinde neler yaparsın?
       Elazığ'da okuduğum için idman saatleri dışında okulda olmaya çalışıyorum. Kalan vakitlerimde tesislerde kitap okuyarak, arkadaşlarımla sohbet ederek vakit geçirmeye çalışıyorum. Tatillerde ise Adana'da ailem ile birlikte vakit geçiriyorum.

Bizlere vakit ayırdığın için teşekkürler. Son olarak Transfer Merkezi dergisi okuyucularına ve futbolcu arkadaşlarına neler demek istersin?
       Transfer Merkezi dergisine alt liglere göstermiş olduğu ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim. Meslektaşlarımın da sağlıklı, kazasız belasız bir sezon geçirmelerini diliyorum. Genç oyuncu arkadaşlarımın da şansları bol olsun, herkesin daha iyi bir ligde oynaması dileği ile.

Röportaj: Haydar BULACA
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.